Halil Cibran, dinsel hakikatin, deneye değil, içgörü dediğimiz vicdan ve sezgiye dayanması gerektiğini; dinin, kurallar getirici ve toplumu düzenleyici bir ku-rum olarak değil, kişiyi özgürleştirici bir ruhi yükse- liş sistemi olarak algılanması gerektiğini savunuyor. Cibran'a göre genç insanın kendini bulması, kendi dünya görüşünü oluşturabilmesi için bütün dayatma ve kalıplaşmış geleneklerden kurtulması gerekir. İşte insan ancak o zaman kendi yolculuğunu tamamlaya- rak içindeki inanca ulaşabilir.