Victor Hugo, uygarlaşma süreci içinde hâlâ kendine yer bulan bir barbarlık kalıntısı olarak tanımladığı
idam cezasına yönelik devrim sonrası Fransa'sında sürüp giden tartışmalara katılırken, suç ile ya da
suçlu ile cezayı değil de, insan ile cezayı/infazı karşı
karşıya koyuyor. Hugo'nun mahkumu, hayat ile ölüm
arasındaki sınır çizgisinin üzerinde, artık geri dönülemez bir noktada durmaktadır. Önünde bütün yolların sonu vardır: İnfaz. Ve bu infazdan kurtulmanın tek
ihtimali vardır. Toplum vicdanından ya da yargıçlardan umabileceği merhamet.